Ripple ve SEC'nin uzun süredir devam eden hukuk mücadelesinin sona ermesi yaklaşıyor

Son günlerde, Ripple ile Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) arasındaki iki yılı aşkın süredir devam eden dava, bu yıl Haziran veya Temmuz ayında nihai bir karara ulaşabilir. Bu dikkat çekici hukuki anlaşmazlık, sadece Amerika'nın kripto para regülasyonunun gelecekteki yönünü etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda tüm kripto pazarının yapısını da yeniden şekillendirebilir.

Bu haberin etkisiyle, XRP'nin fiyatı geçen hafta önemli bir artış gösterdi. Ancak bu hafta XRP fiyatı beklenmedik bir şekilde büyük bir düşüş yaşadı ve 21 Nisan itibarıyla Mart ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi. Açıkça, bu devam eden dava XRP fiyat hareketlerini etkileyen ana faktör. Davanın sona ermesine yaklaşırken, piyasa hissiyatı giderek daha dengesiz hale geliyor ve insanlar bu uzun süren hukuki savaşın gidişatı ve nihai sonucu hakkında giderek daha fazla endişeleniyor.

Ripple ve SEC arasındaki üç yıllık dava sona ermek üzere

Bu ihtilaf, 2020 yılının Aralık ayına kadar uzanıyor; o zaman SEC, Ripple'ı federal menkul kıymetler yasasını ihlal etmekle suçlamıştı. SEC, Ripple şirketinin ve kurucularının yatırımcılara XRP satışı yaparak kazanç elde etme eyleminin menkul kıymet işlemine girdiğini düşünmektedir, ancak Ripple XRP'yi menkul kıymet olarak kaydettirmemiştir. Federal menkul kıymetler yasasına göre, tüm menkul kıymetlerin ihraç ve satışı, dijital varlıkları içeren menkul kıymetler de dahil olmak üzere, belirlenen kurallara göre kaydedilmesi veya kayıttan muafiyet elde etmesi gerekmektedir.

2019'da SEC, Howey testi temelinde "Dijital Varlık 'Yatırım Sözleşmesi' Çerçeve Analizi" yayınlayarak dijital varlıkların menkul kıymet olup olmadığını değerlendirmek için bir çerçeve sağladı. SEC, bir dijital para biriminin gelişiminin belirli bir şirketin çabalarına bağlı olması ve yatırımcıların yatırımlarından makul kar beklemeleri durumunda, bu dijital para biriminin menkul kıymet olarak değerlendirileceğini düşünmektedir. Tersine, eğer bir dijital para birimi yeterince bağımsız ve merkeziyetsizse, hiçbir katılımcı bunun işleyişini etkileyemez ve yatırımcılar kar beklemiyorsa, bu dijital para birimi menkul kıymet kapsamına girmez. Bazı araştırma kuruluşları buna dayanarak, Bitcoin ve Ethereum'un katılımcı bakımından yeterince dağınık olduğunu düşündükleri için bu iki dijital varlık SEC tarafından menkul kıymet olarak tanınmamıştır.

Bu analiz çerçevesi resmi bir düzenleyici yasa değildir, ancak kripto şirketlerine belirli bir düzenleyici beklenti sunarak, bunların "menkul kıymet" olarak düzenlenme ihtimalini işaret etmektedir. Açıkça, bu çerçeve altında, XRP gibi görece merkeziyetsiz bir para biriminin menkul kıymet olarak değerlendirilmesi oldukça olasıdır. Ancak Ripple, bu iddiaları kesin bir dille reddetmekte ve sınır ötesi ödeme aracının menkul kıymet olmadığını savunmaktadır.

Bundan sonra, taraflar yaklaşık 3 yıl süren bir hukuki çekişmeye girdiler ve tartışmanın odak noktası her zaman "XRP bir menkul kıymet midir?" ana sorusu etrafında döndü. Bu yılın Mart ayına kadar taraflar hala kendi pozisyonlarını savunuyorlardı.

SEC Başkanı, SEC'nin hangi dijital varlıkların menkul kıymet olduğuna karar verme yetkisine sahip olduğunu düşünüyor ve mevcut menkul kıymetler yasasının kripto piyasasındaki çoğu faaliyeti kapsadığını belirtiyor. Kongre'nin durumu daha da netleştirmek için harekete geçebileceğini belirtmesine rağmen, güç artırmanın gerekli olmadığını düşünüyor. Ancak Ripple CEO'su, böyle bir kararın yasaya dayalı olması gerektiğini, SEC Başkanının kişisel görüşlerine dayanarak değil.

8 Nisan'da, SEC Başkanı bir sosyal medya gönderisinde, kripto pazarının menkul kıymetler yasası ile uyumsuz olmadığını belirtti. SEC'nin amacı, kripto alanının menkul kıymetler yasasına uygun hale getirilmesi ve dijital varlık yatırımcılarının diğer pazarlardakiyle aynı korumayı almasını sağlamaktır. Ancak, Ripple'ın politika yöneticisi, kripto paraların menkul kıymetlerden doğası gereği farklı olduğunu düşünmektedir ve bu farkın belirli kuralların oluşturulmasını gerektirdiğini, tek tip bir düzenleme yaklaşımının benimsenmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Her iki taraf da kendi görüşlerini savunsa da, yakın dönemde bazı uzmanlar, ABD SEC'nin Ripple'a karşı açtığı davada ilk yarıda nihai bir karar vereceğini öngörüyor.

Ripple-SEC'in "menkul kıymet tartışması" neden bu kadar uzun sürüyor?

Taraflar arasındaki uzun süreli tartışmanın merkezi, "XRP'nin ihracı satış amacıyla mı yapıldı?" sorusu etrafında dönmektedir. Daha makro bir perspektiften bakıldığında, tarafların anlaşmazlığı daha çok "bir dijital varlığın menkul kıymet olup olmadığına kimlerin karar vereceği" üzerine yoğunlaşmaktadır. Kripto şirketleri ve borsaları için bu bir çıkar mücadelesidir; ABD düzenleyici kurumları için ise bu bir denetim gücü mücadelesidir. Bu anlaşmazlık, ABD'nin gelecekteki düzenleme kurallarını şekillendirecek ve kripto pazarının gelecekteki yönünü etkileyecektir. Bu nedenle, herhangi bir tarafın kazanması, kaçınılmaz olarak diğer tarafın hak alanını daraltacaktır; bu da tarafların bir türlü uzlaşamamasının sebebidir.

20 Nisan'da, Ripple'ın ticari faaliyetleri hakkında bir araştırma raporu geniş ilgi uyandırdı. Bu rapor, Ripple'ın ana ortakları aracılığıyla büyük miktarlarda XRP satışı yaptığını ortaya koydu ve Ripple'ın temel işini pazarlamak için verileri nasıl süslediğini belirtti.

Herkesin bildiği gibi, sınır ötesi ödemeler Ripple'ın ana işidir ve iki iş hattına ayrılmaktadır: biri XRP'yi içeren, diğeri ise XRP'yi içermeyen. Ancak yalnızca XRP'yi içeren iş hattı gerçekten kârlıdır. Rapor, Ripple'ın XRP'nin likidite ödeme teknolojisi (ODL)'i pazarlayarak hızlı büyüme sağladığını belirtmektedir. Bu konuyla ilgili olarak, Ripple'ın baş teknoloji sorumlusu sosyal medyada, Ripple'ın yaptığı şeyin XRP'nin mümkün olduğunca geniş bir şekilde uygulanmasını sağlamak olduğunu ve satış yaparak kazanç elde etmeyi amaçlamadıklarını ifade etmiştir. Ripple'ın bu şekilde kâr elde edebilmesi ve faaliyetlerini sürdürebilmesinin tek sebebinin yeterince şanslı olmaları olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle, bu tür işlerde "XRP'nin satış amacıyla mı olduğu" konusunda kesin bir belirleme yapmak zordur.

SEC başkanının tutumunun bu kadar sert olmasının nedeni, yalnızca kripto düzenlemeleri üzerindeki kontrolü kazanmak değil, aynı zamanda kripto para birimlerinin sürekli olarak ortaya çıkan ve karmaşık operasyonel modellerine duyduğu memnuniyetsizliktir. Çünkü karmaşık modeller, gri alanların ortaya çıkmasına daha uygun hale getirir. Haberlere göre, SEC başkanı yakın zamanda Kongre'de ifade verirken kripto para birimlerinin uyumluluğunu eleştirmiş ve stablecoin düzenlemesi konusundaki endişelerini dile getirmiştir. 40 yıldır finans sektöründe çalıştığını ve menkul kıymetler yasalarıyla bu kadar uyumsuz bir alan görmediğini belirtmiştir. Ayrıca, kripto para token'ları menkul kıymet olarak değerlendirildiğinde, bu tür token'ların işlem gördüğü borsaların ulusal menkul kıymetler borsası olarak kaydolması ve SEC denetimine tabi olması gerektiğini onaylamıştır. SEC başkanının düzenlemeye yönelik tutumu son derece serttir ve mevcut düzenleme ilkelerini korumakta ısrar etmekte, önemli değişiklikler yapmamaktadır.

Aynı zamanda, dijital varlık piyasasının daha fazla uyumlu olması gerektiğini düşünüyor. Çünkü bu, yatırımcılar için ciddi bir tehlike oluşturmakta ve kamuoyunun sermaye piyasalarına olan güvenini zedelemekte, bu da yatırımcıların ömür boyu biriktirdikleri tasarruflarını tehdit etmektedir. Ripple, XRP'nin menkul kıymet olarak tanınması durumunda, sıkı bir denetime tabi tutulması gerektiğini düşünüyor; bu da bir ölçüde kripto yeniliğini boğabilir. Her iki taraf da kendi görüşlerinde ısrarcı olup, bir türlü uzlaşamamaktadır.

Ripple-SEC davası, mevcut ABD kripto pazarının bir yansımasıdır; yeni bir pazar, yasama ve düzenleme açısından hala birçok gri alana sahiptir. Düzenlemenin kapsamı ve sorumlulukları net değildir, kripto şirketlerinin düzenleme beklentileri de istikrarlı değildir. Kripto pazarının, olası piyasa karmaşasını azaltmak için daha net bir düzenleyici sisteme ihtiyacı vardır; bu davanın sonucu, kripto düzenlemesindeki değişiklikler için bir fırsat olacaktır.

Hangi tarafın şansı daha büyük?

Kripto denetimi hangi yönde gelişeceği, nihai yargı sonucuna bağlı olacaktır.

Kripto pazarındaki dalgalanmalar son derece hassas olduğundan, XRP fiyatı da yatırımcıların bu davaya ilişkin duygularının bir yansıması olarak görülebilir. Daha önce Ripple'ın SEC ile olan davasını kazanabileceğine dair raporlar çıkmıştı, ardından XRP token'ı 24 saat içinde %20'den fazla yükseldi. Bir süre önce XRP fiyatında yaşanan yükselişin, bazı ünlü influencer'ların ve etkili kişilerin Ripple-SEC davasının sona ermesinin desteklendiğini açıklamaları nedeniyle olduğu düşünülüyor; bu da XRP fiyatının artışını teşvik etti çünkü Ripple'ın davada kazanma olasılığı oldukça yüksek görünüyor.

Ancak davada yer alan bir avukat, SEC ve Ripple davasının berabere sonuçlanabileceğini düşünüyor. Çünkü SEC'in kendi uzmanları, 2018 yılının ortasından bu yana iki büyük kripto varlık olan Bitcoin ve Ethereum'un fiyatlarının XRP fiyat değişikliklerinin %90'ını açıklayabileceğini kabul ettiler. Aynı zamanda, SEC Ripple Labs'ın yüksek oranda XRP bulundurmasının XRP'nin merkeziyetçi olduğu ve bir menkul kıymet olduğu anlamına geldiğini düşünüyor. Bu iki ifade ve tutum birbiriyle çelişiyor.

Önümüzdeki birkaç hafta içinde, bu davanın kararının açıklanması bekleniyor. Genel olarak, XRP topluluğu mevcut durumdan hala umutlu. Düzenleyici kurumların tutumlarının tutarsız olduğunu, hakimlerin SEC'i desteklemesinin pek olası olmadığını düşünüyorlar. Ancak her halükarda, tüm taraflar kendi çıkar grupları için aktif olarak mücadele edecek. Nihai karar verildiğinde, bu 3 yıldır süren hukuki anlaşmazlık gerçekten sona erecek.